Türkiye’de binlerce çocuk tip 1 diyabetle mücadele ediyor. Efe Kuzey Şenol da bu çocuklardan biri. 6 ay önce yapılan tanı sonucunda 13 yaşındaki Efe’ye tip 1 diyabet teşhisi konuldu.
Efe, hastalık sürecini “çok kilo verdim, çok acıkıyordum bir de çok tuvaletim geliyordu” şeklinde anlattı. Babası ise ailesinde bu hastalığa sahip olan kimsenin olmadığını belirterek, “Şekerinin aşırı yüksek olduğunu öğrendik. Komalık hale geldiğini öğrendik. Ve direkt yatışımız oldu. Sadece Efe’de çıktı” dedi.
Tip 1 diyabetin kalp ve böbrek gibi hayati organları etkilediği bilinen bir gerçek. Bu nedenle günlük takip büyük önem taşıyor. Efe’nin doktoru, günde altı yedi kez kan şekeri kontrolü yaptıklarını ve gün içinde üç dört kez insülin uyguladıklarını söyledi. Ancak tedavi sürecinde uyum sorunları ve beslenme sorunları gibi zorluklarla da karşılaşıldığını belirtti.
Özellikle çocuklarda tip 1 diyabetin görüldüğüne dikkat çekilirken, son yıllarda yetişkinlerde tip 2 diyabetin ortaya çıkma sıklığında artış olduğu görülüyor. Bu artışın ana nedenleri arasında hareketsiz yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme yer alıyor. Her 100 çocuktan 16’sının tip 2 diyabet riskiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Bir vatandaşın da kızının obeziteye yaklaştığını söylediği habere yer verildi. Çocukların hareketsiz kalması obezite sorununu ve dolayısıyla insülin direncini artırıyor. Bu nedenle çocukların spor yapmaları ve sağlıklı beslenmeleri öneriliyor.
Diyabet sensörü ise hastaların hayatını kolaylaştıran bir teknoloji. Bu sensör, kandaki glikoz seviyesini uyumlu akıllı cihazlara göndererek şekerin takibini sağlıyor. Gece ve gündüz 24 saat boyunca glikoz seyrini gözlemleyen bu sensör, ailelerin çocuklarının kan şekerlerini uzaktan izlemesine olanak sağlıyor ve çocukların parmaklarına iğne batırarak yapılan ölçümlerden kurtulmasını sağlıyor.