Ülkelerin üçte ikisi, obeziteyi ele almak için temel politikalara sahip değilken, ulusal politikalar ve alternatif tedavi yöntemleriyle bu durumun üstesinden gelinebiliyor. Gastroenteroloji Ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salih Boğa, bazı bireylerde cerrahisiz yöntemlerin uygulanabileceğini aktardı. İSTANBUL — Obezite, küresel bir sağlık krizi haline gelirken, dünya ekonomileri bu büyüyen sorunla mücadelede güçlük çekiyor. Dünya Obezite…
Ülkelerin üçte ikisi, obeziteyi ele almak için temel politikalara sahip değilken, ulusal politikalar ve alternatif tedavi yöntemleriyle bu durumun üstesinden gelinebiliyor. Gastroenteroloji Ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salih Boğa, bazı bireylerde cerrahisiz yöntemlerin uygulanabileceğini aktardı.
İSTANBUL — Obezite, küresel bir sağlık krizi haline gelirken, dünya ekonomileri bu büyüyen sorunla mücadelede güçlük çekiyor. Dünya Obezite Atlası 2025’e göre 2030’a kadar obeziteyle yaşayan yetişkinlerin sayısının 1 milyarı aşacağı öngörülürken; ülkelerin üçte ikisinin obeziteyi ele almak için temel politikalara sahip olmadığı ya da eksik kaldığı kaydediliyor. Buna rağmen obeziteyi toplum sorunu olarak görenler, ulusal politikalar ve alternatif tedavi yöntemleriyle üstesinden gelebiliyor. Kilo kontrolünün dengeli beslenme ve hareketli yaşam tarzıyla sağlanabileceğine dikkat çeken Gastroenteroloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salih Boğa, bu adımların tek başına yeterli olmadığı bireylerde cerrahisiz yöntemlerin de uygulanabileceğini aktardı.
“ESG, cerrahi değil endoskopik bir işlemdir”
Endoskopik tüp mide (ESG) yönteminin vücut kitle indeksi belli bir seviyenin üzerinde olmasına rağmen, cerrahiye uygun olmayan bireylerde gündeme gelebildiğini söyleyen Prof. Dr. Salih Boğa, “Uzun yıllardır uygulanan cerrahi yöntemler elbette bu noktada önemli bir rol oynasa da herkes cerrahiye uygun olmayabilir ya da bazı kişiler ameliyat olmak istemeyebilir. Bu gibi durumlarda mide hacmini küçültmeye yönelik endoskopik teknikler devreye giriyor. Bu tekniklerden biri de ESG uygulamasıdır. Cerrahi dışı bir yöntem olması nedeniyle hastalar için minimal invaziv bir alternatif sunuyor. ESG, hem hacim sınırlayıcı bir mekanizma sağlıyor hem de mide yapısını koruyor. Çok daha az girişimsel nitelik taşıyor” dedi.
“ESG, daha büyük cerrahi işlemler öncesi bir hazırlık adımı da olabilir”
Obezite tedavilerinde yalnızca kilo değil; bireyin yaşam alışkanlıkları, metabolik durumu ve psikolojik hazırlığı gibi birçok faktörün göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizen Gastroenteroloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Salih Boğa, “Cerrahiden çekinen, kilo verme sürecine daha yumuşak bir giriş yapmak isteyen ya da metabolik hastalıkları nedeniyle ameliyata uygun olmayan bireyler için ESG iyi bir alternatif olabilir. Yine de karar verilmeden önce detaylı bir değerlendirme yapılması gerekir” diyerek uygulama sonrası birkaç haftalık adaptasyon sürecini açıklayarak değerlendirmelerini sonlandırdı:
“ESG sonrası beslenmede ilk etapta sıvı ve yumuşak gıdalarla başlanıyor, zamanla normal beslenmeye geçiliyor. Bu süreçte beslenme danışmanlığı ve düzenli takip çok önemli. Çünkü uzun vadeli başarı, yalnızca işlemle değil; kişinin yaşam tarzı değişikliklerine ne kadar uyum sağladığıyla yakından ilişkilidir. Bazı hastalar için ESG, daha büyük cerrahi işlemler öncesi bir hazırlık adımı da olabilir. Hangi durumda hangi yöntemin uygun olduğuna ancak bireysel değerlendirme ile karar verilebilir. Bu tür bir işlem düşünülüyorsa, mutlaka bir gastroenteroloji uzmanına başvurulmalı ve kişisel riskler, beklentiler, hedefler doğrultusunda profesyonel bir değerlendirme yapılmalıdır.”
Reklam & İşbrliği: [email protected]