Hüseyin Yayman: Sosyal Medya Komisyonu Değil, Dijital Mecralar Komisyonu
TBMM Dijital Mecralar Komisyonu, Hüseyin Yayman başkanlığında “dijital telif” gündemiyle toplandı. Yayman, toplantının başında yaptığı konuşmada, komisyonun “sosyal medya komisyonu” değil “dijital mecralar komisyonu” olduğunu vurguladı. Sosyal medya platformlarının da komisyonda ele alındığını ifade eden Yayman, “TikTok meselesini, X platformunu, Instagram, Facebook ya da diğer sosyal medya platformlarını konuşuyoruz. Bizim asıl gündemimiz, Türkiye’de dijital mecralar meselesi ve özellikle iletişim teknolojisindeki gelişmelerin siyasal faaliyetler, eğitim, ekonomi, ticaret ve hayatımız üzerine etkileridir. Komisyonumuz bu konulara ilişkin kuruldu.” ifadelerini kullandı.
Yayman: Dijital Mecralar Kişileri Başka Birine Dönüştürüyor
Yayman, hayatın her alanında bir “trolleşme” ile karşı karşıya kalındığına işaret ederek, bunun yönetilebilir, sürdürülebilir ve kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade etti. Sosyal mecraların kişileri başka birine dönüştürdüğüne dikkati çeken Yayman, “İçimizden başka birileri çıkıyor. Gerçek hayatta suç olan ile dijital alandaki suç meselesini bir örtüştürmemiz ve gerçekten hayata geçirmemiz lazım.” dedi.
Türkiye’nin Dijitale Bağımlı Hale Geldiği İfade Edildi
Türkiye’nin dünyada en çok sosyal medya kullanan ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Yayman, “İnternette 7 saat, sosyal medyada 3 saat zaman geçiriyoruz. Türkiye, çok genç bir nüfusa sahip. Teknolojiyle uyumu çok fazla olan ülkelerden bir tanesi. İletişim teknolojisini çok yoğun bir şekilde kullanıyor. Son tahlilde bu bizi dijitale bağımlı hale getiriyor. Kontrol edemediğimiz bir alan çıkıyor. Bunları konuşmak lazım.” diye konuştu.
“Ya Türkiye’ye Geleceksiniz ya da Sonuçlarına Katlanacaksınız”
Sosyal medya platformlarından TikTok’un Amerika’da yasaklanmasının gündemde olduğunu hatırlatan Yayman, “Biz yasaklamalara karşıyız. Türkiye’de bu iş yasaklamaya kadar gidecek. Maalesef burada asla sözle, tavsiyeyle, ricayla, mesafe alamadığımız bir ilişki var. TBMM çatısı altından tüm dijital ağlara bir kez daha seslenmek istiyoruz: Hiç kimse dokunulmaz değil. Hiç kimse kendini yasamanın, yargının, yürütmenin üzerinde göremez. Hiç kimse kendini içinde bulunduğu ülkenin, kanunlarının, hukukunun üstünde göremez. Bu noktada muhakkak nasıl ki siz Kanada’da, Fransa’da, İngiltere’de, Avusturya’da, Danimarka’da o ülkeyle işbirliği yaparak orada çalışmalarınızı yürütüyorsanız burada da hukuka, kanuna uymanız gerektiğini düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.